Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

24 Haziran 2014 Salı

Maymunun İnsana Olan Benzerliklerini Kullanmaları

Papağanlar eğitildikleri takdirde kareyi yuvarlaktan, kırmızıyı maviden ayırt edebilmektedirler. Eğer evrim teorisine göre kıstas, canlıların gösterdikleri beceriler ise, bu durumda papağanların da bir zaman sonra insana dönüşmeleri gerekirdi. Kuşkusuz ki bu son derece akıl dışı bir iddiadır, fakat evrimcilerin savundukları mantık tam olarak budur.
Darwinistlerin, kullandıkları en önemli yanıltma metotlarından biri de, maymunun insana olan bazı benzerliklerini ve maymunların zeki davranışlarını kullanma yöntemidir. Hayvanat bahçelerinde veya doğal ortamlarda gördükleri maymunları, insana olan benzerliğine bakarak ve bazı zeki davranışlarını temel alarak, "Biraz gelişse, tıraş olsa, iyi beslense rahatça insan olur" gibi yüzeyzel bir mantıkla düşünerek değerlendirme yapabilirler. Sonra öne sürdükleri bu teori üzerine sahte deliller ve senaryolar üretmeye başlarlar. Oysa insan ve maymun arasındaki dev anatomik farklılıkları kendileri de bilmektedirler. Ancak yüzeysel düşünme, onları bu gerçeklerden uzaklaştırır. Gerçeklere ve bilimin ortaya koyduğu bulgulara değil, inanmak istedikleri şeye inanır, insanları da bu yönde aldatma yoluna giderler.
İnsanla maymun arasındaki benzerliği kullanma yöntemi, biyoloji, genetik ve anatomi bilmeyen, konu hakkında kapsamlı bilgi sahibi olmayan bazı insanlar üzerinde de etkili olur. Darwinistler maymunların davranış özelliklerini ve genel görünümlerini konu ederek, çeşitli evrim hikayelerini halkın bu kesimi üzerinde kullanırlar. Canlıların yapılarındaki komplekslik üzerinde düşünmeyen, herşeyi çocuksu bir düz mantıkla açıklamaya çalışan Darwinizm için insanın hayali maymun ataları senaryosu oldukça önemli bir malzemedir.
Ancak gerçek şu ki, insanla maymun arasında, hiçbir şekilde aşılamayacak çok derin farklılıklar vardır. Dev anatomik ve genetik farklılıkların yanı sıra, maymun bilinç açısından bir köpekten veya attan farksızdır. Ve ne kadar eğitilirse eğitilsin, ne kadar zaman geçerse geçsin, bilinç düzeyinde bir gelişme olmayacak, insana hiçbir şekilde benzemeyecektir. Maymunlar, karşılarında gördükleri hareket ve tavırları taklit edebilme yeteneğine sahiptirler. Verilen eğitimler doğrultusunda, eşyaların şekillerini ve renklerini ayırt edebilir, zekice tepkiler gösterebilirler. Ama bu, günün birinde insana dönüşmelerini sağlamaz. Eğer böyle olsaydı zeki olduğu bilinen diğer hayvan türlerinin de zamanla insan olmaları gerekirdi. Örneğin papağanlar da eğitildikleri takdirde kareyi yuvarlaktan, kırmızıyı maviden ayırt edebilmekte, kendisinden istenilen şekilde eşyaları yerleştirebilmektedir. Üstelik papağanların maymunlara ek olarak bir de, sesleri taklit ederek konuşma yetenekleri vardır. Bu durumda, Darwinistlerin mantıksız iddialarına göre, papağanların insana dönüşme ihtimali çok daha yüksek olmalıdır.
Darwinistler, yüzeysel düşünce anlayışlarının ürünü olan bu imkansız senaryoyu destekleyebilmek için sayısız yalan ve sahte delil ile kamuoyunun karşısına çıkmak zorunda kalırlar. Ama elbette, aklını kullanan insanlar, bu konuda sığ ve yüzeysel düşünmemekte, araştırmaların ve bilimsel delillerin sonucunda ortaya çıkan gerçekleri görmek istemektedirler. Bilimin gösterdiği gerçek ise, insanın, sahip olduğu kompleks özellikler ve üstün nitelikteki bilinci ile, bir anda, yoktan yaratılmış olduğudur. Yüce Allah ayetlerde şöyle buyurur:
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder